Kenya İzlenimleri

IMG_8630Sıradaki yazımın Kenya hakkında olacağını hiç tahmin etmemiştim. Bir kere ziyaret ettiğim ülkelerde yeteri kadar gözlem yapamadığımı düşündüğümden blogda paylaşmıyorum. Kenya’da durum daha da vahim, şehir merkezinde gerçekten az vakit geçirdim, hep görmeyi hayal ettiğim Mombasa’ya gidemedim. Ama blogun Facebook sayfasında ve atılan özel mesajlarda blog yazısı konusunda hiç olmadığı kadar istek gelince dayanamadım. Beni de gaza getirdiniz ve işte buradayız.
Özetle başlayayım; Kenya çok çok güzel bir yer. Birçok konuda beklentilerimi katbekat aştı. Özellikle insanlar ve temizlikleri konusunda. Bu güzel insanlar en az kendileri kadar güzel bir doğa ile ödüllendirilmiş. Yakın dönemde birkaç kere daha gideceğimi düşünüyorum. En azından gitmeye çalışacağım.

Yazının devamını oku »

, , , ,

19 Yorum

Çin İzlenimleri

 

Yasak Şehir, Pekin

Yasak Şehir, Pekin

 

Veee Çin ile karşınızdayım. 2 yıldır her yazıdan sonra sırada Çin var diyerek bir türlü karşılayamadığım bir beklenti yarattım, farkındayım. Ama kızmayın çünkü bu yazıyı 2 yıl ertelemem için çok geçerli bir sebebim var. Çin’i yazmadan bir kere daha gitmek istedim. Ve gündemimde hep ‘2 Ay sonra Çin’e gideceğim’ gibi bir plan vardı. O 2 ay geçiyor, 5 ay sonra oluyor, 5 ay da geçiyor 3 ay sonra kesin giderim diyorum. Bir kısmetsizlik varmış, 2 yıl sarktı. Ama boş durmadım. Bu sürede size Hollanda’yı, İtalya’yı, Fransa’yı ve İsveç’i yazdım.

Ve o sürekli ertelenen Çin seyahati nihayet geldi ve beklemekte ne kadar doğru bir karar verdiğimi gördüm. Çünkü Çin yüzölçümü olarak ta, nüfus olarak ta çok büyük ve kendi içinde ciddi farklılıklar barındıran bir ülke. Kendi coğrafyası içinde bu kadar kökten farklı etnik gruplar barındıran başka bir ülke de yoktur herhalde. Sadece 2 şehrine giderek yazılan Çin yazısı, sizlerde çok farklı bir imaj bırakabilirdi. Haa, hala görmediğim o kadar çok yer var ki, ama 3 kere daha gideyim, ondan sonra yazayım dersem, bir 3 yıl daha beklemeniz pek olası. Görmediğim kısımlardaki farkları anlatamasam da yazımda bol bol “Bu gördüklerimi ülkenin geneline atfetmeyin” diyecek kadar kültürel çeşitliliği vurgulamaya çalıştım. Facebook’tan da söz vermiştim. Sözümü tuttum. İşte buradayım. Yazının devamını oku »

28 Yorum

İsveç İzlenimleri

Malmö

Malmö kanallarında gün batım

Geldik İsveç’e… En sık ziyaret ettiğim ülke olma payesini Suudi Arabistan ile bir türlü paylaşamayan ama son bir yılda 3 ziyaretle atak yapıp öne geçen, her geldiğimde kendimi evimde hissettiren güzel ülkeye.

Ama klasik olarak önce kısa bir durum güncellemesi yapalım. Doktora tezim hala bitmedi, ama yolun sonundaki ışık göründü. O ışığın etkisi ile bu yazıyı yazacak motivasyonu buldum. Blogun Facebook sayfası gerçekten başarılı oldu. İlk başlarda Facebook’a bir şey yazarsam blogumu aldatmış gibi hissedip ancak burada yazmayacağım şeyleri paylaşıyordum. Derken gelen ilgi beni şımartıp yoldan çıkarttı, Facebook’a her şeyi, hem de sık sık yazar oldum. Hatta bu yazımda bahsedeceğim bazı başlıkları geçen yaz Facebook’ta paylaşmıştım. Allahtan Facebook ve blogun takipçileri çok farklı profiller gibi de, çoğu okuyucu için bu bilgiler tekrar olmayacak. Neden bilmiyorum Facebook’tan bloga giden okuyucusu sayısı yok denecek kadar az.

Neyse İsveç’e dönelim. Baştan söyleyeyim, ben İsveç’i seviyorum. Çok fazla ülke veya şehir için seviyorum ifadesini kullanmadım. Ama İsveç, hatta İsveçliler bunu fazlasıyla hak ediyorlar. Bu sempatim tüm yazıma yansıyacak. Okuyup ta İsveç propagandası yaptığımı zannetmeyin. (Ama eğer okuyan kişi İsveç hükümetinden biri ise öyle zannetsin. Hatta üstlerinizle bir görüşüp “Bu çocuk bizi çok seviyor, her yerde hakkımızda pek güzel konuşuyor, hadi şu çocuğa bir pasaport verelim falan derseniz süper olur.)

Yazının devamını oku »

75 Yorum

Fransa İzlenimleri

Trocadéro'dan Eiffel Manzarası

Trocadéro’dan Eiffel Manzarası

Kısa bir sessizlikten sonra yine bir Avrupa ülkesi ile karşınızdayım. Ancak bu sürede boş durmadım, bloğu yeni adresine taşıdım, bir facebook sayfası açtım, bir de Twitter hesabı ile seriyi tamamladım.

Blogun oturan formatını bozmamak için kendi başına bir yazı olamayacak gözlemlerimi kısa kısa ve daha sık facebook sayfasında fotoğraflar eşliğinde paylaşıyorum. Bu paylaşımlar bazen henüz blogda anlatmadığım ülkeler bazen de farklı ülkelerden kolajlar şeklinde olabiliyor. Ehhh siz de takip ederseniz güzel olur.

Bloga gösterilen ilgi beni bile şaşırtan boyutlara geldi. Haftada bin okuyuculardan ayda 10 bin okuyuculara geldik. Sağolsun Google da siteyi artık aramalarda en üst sıralara taşıdı. Blogdaki yazılar web sitesi dışında artık yazılı basında da yayınlanmaya başladı. Yakında çok daha farklı gelişmeler olabilir. 🙂

Yazıya geçmeden son bir not; sevgili okuyucularım, taa üşenmeyip bana ePosta atıp yazının içindeki fotoğrafları daha büyük boyutta koymamı tavsiye ediyorsunuz ama o fotoğrafın üzerine tıklamaya üşeniyorsunuz. Tüm fotoğraflar tıklandığında büyüyor. 🙂

Yazımıza gelecek olursak, söyleyecek çok bir şey yok. Fransa işte. Bir önceki ülke izlenimlerine gelen daha uzun yazı istiyoruz yorumlarından dolayı bu sefer elimi biraz daha serbest bıraktım. Okuyun bakalım benim gözüme takılan Fransa sizin bildiğiniz Fransa’ya benziyor muymuş?

Yazının devamını oku »

, , , , , ,

26 Yorum

İtalya İzlenimleri

Ponte Vecchio, Floransa

Ponte Vecchio, Floransa

İşte geldik İtalya’ya. Önce iki satır konu dışına çıkacağım, sabredin. İlginizle blog tuttu. On binler okudu, yüzler yorum yaptı, ePosta attı, soru sordu. Herkese teşekkürler. Aldığım tek olumsuz yorum yazıların uzunluğu ile ilgili. Arkadaşlar, kimse size bir oturuşta okuyup bitirin demiyor. Bir kitap aldığınızda tek oturuşta bitirecem diye inat etmiyorsanız burada da etmeyin. Bookmark diye bir şey var, tatlı tatlı okuyun işte. Kaldı ki bunlar kısaltılmaya çalışılmış sürümler, anlatmak istediklerimin yarısını hiç anlatmadan geçiyorum, hepsi içimde kalıyor. Seyahat planlarım nedeni ile kısa bir süre yazılara ara vermiştim. İtalya ile devam ediyoruz. Ve bu yazıyı eleştirileriniz nedeniyle iyice kısa tuttum. 🙂 Evet, klasik girişimle başlayayım, 5 yılda 5 kere giderek kendimce istikrarımı sürdürdüğüm (bu yazıyı yazarken ortaya çıkan bir durum nedeni ile 2 hafta sonra tekrar giderek tüm istatistikleri bozacağım korkarım), iş dışında turistik olarak da sonuna kadar faydalandığım, dünya üzerinde yediğim en güzel yemekleri yediğim ve ilk yurtdışı gezimi yaptığım kurtlu insanların ülkesi İtalya’ya. Yazının devamını oku »

, , , , ,

21 Yorum

Hollanda İzlenimleri

Amsterdam

Amsterdam

Planlarımın dışına çıkarak size Hollanda gözlemlerim ile geldim. Avrupa’ya geçmeden önce 2-3 Asya ülkesini daha anlatmayı planlamış ve sırada Çin var demiştim. Ama yakın gelecekteki seyahat planıma bakınca böyle bir düzenleme yaptım.

Artık tehlikeli sulardayım. Okuyucularımın hakkında yazdığım ülkeyi görmüş olma ihtimali önceki diyarlara göre oldukça fazla. Bu nedenle çok fazla sallamadan, daha dikkatli yazmam lazım. 🙂

Klasik girişimi yapayım; son 5 yılda 5 kere ziyaret ettiğim, ziyaret eden birçok insan gibi sadece Amsterdam’da takılmayıp diğer şehirlerinde de yaşadığım, hatta küçücük bir köyünde haftalarımı geçirdiğim ve farklı yüzlerini gördüğüme inandığım Hollanda’dayız.

Amsterdam Kanalları

Amsterdam Kanalları

Ülkeyi benim gözlem kıstaslarıma göre Amsterdam ve Amsterdam dışı olarak ikiye ayırsam yeridir. Amsterdam belirli alanlarda Hollanda karakterini taşısa bile Avrupa’nın önde gelen turistik merkezlerinden birisi olması nedeni ile yemek, yaşam, adet, alışkanlık başlıklarında tüm turistik merkezlerle benzer özelliklere kavuşmuş. Küçük şehirlerdeki her bir yerlide ayrı ayrı gördüğüm birçok alışkanlığı Amsterdam’da görmek mümkün olmadı. Yazının devamını oku »

44 Yorum

Ukrayna İzlenimleri

Kiev’de gün batımı

Bakın peşin peşin söylüyorum. Eğer bu yazıyı okuyunca gaza gelerek Ukrayna’ya gidip, yoldan çıkıp, saçma sapan şeyler yapıp bizi rezil edecekseniz ya da kendinizde bunları yapma potansiyeli görüyorsanız, hemen bu pencereyi kapatın. Ben sebep olmak istemiyorum.

Gezi yazıları dizimizde geldik Ukrayna’ya. Son 3 yılda 3 kere ziyaret ettiğim, hem yazını, hem dondurucu soğuğunu gördüğüm, hakkında anlatılanların genelde doğru, bazen de yetersiz kaldığını düşündüğüm sorunlu ülke Ukrayna’ya. Sorunlu kısmı tamamen benim işlerimle ilgili. Çünkü ilk seyahatim dışında hep sorun yumağı içinde kaybolmuş, gergin insanlara yardım etme amaçlı gittim. Ukraynalı arkadaşlarım bu sorunlar yüzünden o kadar çok söyleniyorlardı ki hep bir “ayakların geri gitme durumu” oldu. Hatta bazen kapıda beni odunla beklediklerini bile düşündüm. Ama her ziyaretimde beklentimin aksine kollarını açmış dost insanlar buldum. Sonuçta hepsi sorunun kaynağının kendileri olduğunu da bilecek kadar kendilerini tanıyan tatlı insanlar. 🙂

Kiev Panoraması

İlk İzlenimler

Öncelikle tüm seyahatlerim içinde ilk saatlerimin Ukrayna kadar renkli olduğu bir ülke yok. Renkli olan kısım için bu bölümün sonuna kadar sabretmelisiniz.

İlk yolculuğumu 2009 yılının Temmuz ayında Kiev’e yaptım. Borispol Havalimanı Türkiye’de, günde sadece birkaç uçuşu olan küçük bir şehrin havaalanından biraz hallice ve o zamana kadar gördüğüm en küçük, en döküntü havaalanıydı. Kendi uçağımız dışında pistte, apronda bulunan diğer uçaklara bakınca “Havacılık müzesine mi indik yoksa?” dediğimi hatırlıyorum. Yazının devamını oku »

, , , , , , ,

72 Yorum

Singapur İzlenimleri

2008 Temmuz ayında çektiğim sevdiğim bir fotoğraf

Singapur Manzarası

Nihayet sıra bugüne kadar gördüğüm en güzel ülke olan Singapur’a geldi. Bazı kişisel sebeplerin de etkisiyle bana dünya dışından bir yermiş gibi gelen bu ülkeyi anlatmak hiç kolay değil. Çevremdeki insanlar yıllardır benden sürekli Singapur’u dinlemekten veya gittiğim her yeri, gördüğüm her şeyi Singapur’la kıyaslamamdan bıktılar zaten. Ama yapacak bir şey yok. Eğer yaşamak için bir ülke seç deseler buradan başka bir yeri seçmezdim.

Gelelim bu ülkeyi neden bu kadar sevdiğime. Şahsi sebep kısmını geçelim ve objektif güzelliklere odaklanalım. Yazının devamını oku »

, , , , , , , , ,

68 Yorum

Suudi Arabistan İzlenimleri

Sonradan gelen ek: Suudi Arabistan İzlenimlerini ilk kez, 5. ziyaretim sonrası 3 yıl kadar önce yazmıştım. Daha sonra 5 kere daha ziyaret şansım oldu. Elbette her ziyarette, her deneyimde olumlu ve olumsuz bazı yeni gözlemlerim oluyor. Bunları yazıya eklemezsem de ülkeye ve halkına karşı haksızlık yapmış olurum. Ama geçmiş gözlemlerimi de yazıdan çıkarmak istemiyorum. Bu nedenle yazının arasında ara ara italik olarak sonradan edindiğim izlenimleri de paylaşıyor olacağım.  Suudi Arabistan yazısında bazı olumsuz deneyimlerimden de bahsediyorum ki bu konuda kimisi gerçekçi ve objektif, kimsisi fanatizm içeren yorumlar, geri dönüşler aldım. Yaşadığım, gözlemlediğim olumsuzlukları genellemek, tüm ülkeye veya halka atfetmek haksızlık olur, bunu kabul ediyorum. Ama yaşadığımı söylediğim her şeyi yaşadım, gördüm. Suudi devletine veya halkına saygısızlık yapmamaya çalışarak samimi görüşlerimi paylaşmaya çalıştım. Bu yazıdaki hiçbir kısım, aynen diğer yazılarımdaki gibi siyasi görüş içermiyor.

Geldik Arabistan’a. Şimdi ne desem, nasıl desem, bu ülkeyi nasıl güzel anılarla anlatsam bilemiyorum. Bu giriş bile sizlere Suudi Arabistan deneyimlerim için neler hissettiğim hakkında ipucu vermeli. Arabistan’a gidenler sadece iki amaçla gidiyor diyebiliriz. Ya dini ziyaretler ya da iş. Zira bu ikisi dışında herhangi bir gitme sebebi barındıran bir memleket değil. Hadi bir de, varsa akraba ziyareti sebep olabilir ama bu durumda benim gözümde yarı Arabistanlı sayılırsınız ve bizden değilsiniz demektir.

Ben ziyaret edip görmedim ama Kızıldeniz kıyısında güzel tatil köyleri olduğu söyleniyor. (*)

Benim tüm ziyaretlerim iş amaçlıydı ve gözlemlerim bu bağlamda yapıldı. Umre veya Hac amaçlı giden kişilerle konuştuğumda ise, ya seyahat amaçlarından kaynaklanan ruhani haller ya da tur organizasyonun rotası ve rutini nedeni ile benden pek farklı hisler ve gözlemlerle döndüklerini duyuyorum. En objektif olanları bile benimle aynı şeyleri görmelerine rağmen “Ama olsun, çoooook güzeldi herşey” diyerek bitiriyor. 2 yılda 5 kere gittiğim bu sıcak ülke hakkındaki görüşlerimi, ilk dört ziyaretim ve son sefer olarak iki ayrı gruba ayırabiliriz. Hani son sefer olmasa eminim çok daha sevimli şeyler yazacaktım ama kendileri kaşındılar. Yazının devamını oku »

, , , , , , , , , ,

160 Yorum

Amerika İzlenimleri

San Francisco

Tüm seyahatlerim içinde gezi kısmını en abarttığım ülke Amerika oldu. “Eee madem o kadar yol gidiyorum, hakkını vereyim dedim” diyecem ama uzaklık açısından gittiğim birçok yerle aynı mesafede. Ama nedense Amerika insana daha uzak bir memleket gibi geliyor.

Topu topu Dallas’ta 8 günlük işim vardı. Başına 2 gün San Francisco, 1 gün Los Angeles, 1 gün San Diego, 1 gün Arizona, 2 gün St. Louis koydum. Arada da 8 gün Dallas’ta çalıştım işte.

Bakalım bu 15 günde gözüme neler takılmış. Yazının devamını oku »

, , , , , , , , ,

43 Yorum

Hindistan İzlenimleri

Hindistan’ı hakkında bir “gezi yazısı” olarak tanımlanacak bir metin çıkaracak kadar gezemediğim için sadece bu ülkede geçirdiğim 6 günde gözüme takılanları ve bu sürede öğrendiklerimi paylaşacağım. Yani aşağıda Ganj’ı, Taj Mahal’i bulmayı beklemeyin. Her zamanki gibi iş nedeni ile 5 gün Pune’de bulunmam gerekti. Aslında bu zorunlu durum benim tam da istediğim şey. Gittiğim ülkelerde o en popüler, en turistik şehirlerini görmektense, sadece yerel insanların yaşadığı, o ülkeye ait gerçek yaşamı görebileceğim yerleri görmeyi tercih ederim. Özellikle Avrupa’da genelde küçük köylerde kalma şansım olduğu için gerçek İtalya’yı, gerçek Hollanda’yı, gerçek İsviçre’yi görebilme şansına kavuştuğuma inanıp kendimi avutuyorum. Hindistan’da da vakit darlığından da sadece sonuna 1 gün Mumbai ekleyebildim.

Benim Hindistan’daki ilk 8 saatimi okumak yerine izlemek isterseniz, Outsourced adlı filmin ilk 8 dakikasını izleyebilirsiniz. Filmdeki ana karakter Amerika’dan Mumbai’ye geliyor ve daha içeri bölgelerdeki bir şehre iş için bir taksi ile gitmesi gerekiyor. O adam ne gördüyse, ne yaşadıysa aynısını bende gördüm bende yaşadım. Başlamışken filmin devamını da izleyin derim güzel bir filmdi.

İlk İzlenimler

Uçakta çok sayıda Hintli vardı ve hiçbirisi Pakistanlılar veya Araplar gibi uçakta kıyafet değiştirme ihtiyacı duymadı. Evinde sarıkla dolaşan İstanbul’da da rahat rahat sarıkla dolaşıyor. Adamların kendilerine güvenleri tam. Yolculuk yapan kesimin kıyafetleri kesinlikle kaliteli ve zevk sahibi gibi duruyor. Şöyle bir bakınca sadece ülkenin yüksek gelirli kesiminin seyahat ettiğini hissediyorsun. Yazının devamını oku »

, , , , , ,

16 Yorum

Güney Afrika İzlenimleri

Gittiğim ülke hakkındaki ilk izlenimlerim hep uçakta başlar. Ne kadar turist gidiyor, gidenlerin ne kadarı oralı, ülkesine dönen halk neden gelmiş bakarım. Güney Afrika uçağında da Afrika görünüşlü insanlar bekliyor insan. Tamamına yakını sarışınlardan oluşan bir grupla karşılaştım. Görebildiğim siyah tenli insan sayısı 4-5 i geçmedi. Ben uçaktaki en esmer %10 luk dilime giriyorum.

Johannesburg

Havaalanındaki gördüğüm insanların dağılımı bizim uçaktan çok farklı değil. Ne de olsa uluslararası havaalanındayız. Birazdan iç hatlara geçip Güney Afrika Havayolları ile uçacağım. Orada durum değişmeli dedim ama farklı değildi. Hala ortalamaya göre esmerim.

Durban

Siyah insan sayısı biraz arttı ama sebebi Hintliler. Durban, dünyada Hindistan dışında yaşayan en büyük Hintli nüfusuna sahip şehirmiş. Bu Afrikalıların nerede olduğunu merak etmeye başladım.

Durban’da iş sebepli 5 gün geçireceğim. Bana otel yerine bir misafirhane ayarlandığı için çok şehre inme fırsatım olmayacak gibi. O nedenle çok fazla Durban izlenimi beklemeyin.

İlk göze çarpanlar şunlar; Her yer yemyeşil. Trafik soldan. Yapılaşma apartmansız, sadece çok güzel tasarıma sahip bahçeli evler var. Havaalanında dahi insanların birçoğu yalın ayak dolaşıyor. En çok da beyazlar ayakkabı giymiyor. Hala Afrikalılar etrafta yok, merak etmeye başladım. Bulunduğum ortamda birisi bir fotoğraf çekse ve “Bunlardan hangisi Afrikalı, bulun?” dese herkes beni gösterir.

Odama girer girmez ilk işim lavaboyu doldurup suyun boşalmasını izlemek oldu. Gerçekten su saat yönünün tersine dönerek boşaldı. Daha önce tam ekvator üzerinde denemiştim. Stabil değildi, bir öyle bir böyle dönüyordu. Böylece bu konuyu da netleştirmiş oldum.

Yazının devamını oku »

, , , , , ,

13 Yorum

Pakistan İzlenimleri

Son 3 yılda 4 kere gittiğim, sevilecek hiç bir şey yok gibi görünse de garip bir şekilde sevdiğim Pakistan anılarıma hoş geldiniz. Yazı bitince ne kadar uzun olduğuna şaşırdım. Anlatılacak daha çok şey var ama fazla uzatırsam okunmayacağından çekinip bu kadarını aktardım.

İlk İzlenimler

İlk izlenim nerede başlar? Uçakta. Daha ilk Pakistan uçuşunda şunu öğrendim. Uçaklar cep telefonu açık diye düşmüyor. Düşüyor olsa ilk ziyaretimdeki Katar-Lahor uçağı düşmüş olmalıydı. İnişe geçtiğimiz sırada bizim oturduğumuz bölümde en az 15 kişi aynı anda telefonla konuşuyordu. Garibim hostesler deli oldular. Bir sıra önümdeki orta dörtlüde oturan 4 kişi de, aynı anda, hello, hello, selamın aleyküm diye birilerine seslerini duyurmaya çalışıyordu. Hostes gelip sinirle kızıyor, uyarıyor, telefonu ceketine sokan bu arkadaşlar sanki yaramaz lise öğrencisi gibi hostesin arkasını döndüğü anda telefonu çıkarıp konuşmaya devam ediyorlar.Yani özetle bugüne kadar bizim iç hatlarda şahit olduğum bir sürü cep telefonu açık kavgası ve gerginliğine pek gerek yokmuş.

Ayrıca Pakistan uçağında herkes kelebeğe dönüşen tırtıl misali değişime uğruyor. Binerken yolcuların %90’ı batılı kıyafetleriyle bindi. Arada bir yemek yedik. Biraz uyudum, uyandım. O arada ne olduysa oldu, inenlerin %90’ı beyaz, krem entarilerle indi. Hangi arada değiştiler ne oldu anlamadım. Allahtan benim kıyafetim değişmemişti. Artık uçakta uyanınca önce üstüme başıma bakıyorum. Yazının devamını oku »

, , , ,

69 Yorum